KARACAOĞLAN'DA ALLAH SEVGİSİ
12.07.21
KARACA OĞLAN ‘DA ALLAH
SEVGİSİ
Türk halk edebiyatımızın en ünlü
ve en büyük şairi Karacaoğlan’dır. En
büyük şehirlerimizden, köylerimize, Türkmen obalarına, yörük çadırlarına kadar
şiirleri en çok bilinen, en çok okunan, en çok bestesi yapılan, şair KARACA OĞLAN’
dır. Bu nedenle çok sevildiğinden gönüllerde taht kurmuştur.
Karacaoğlan
bir aşk ve doğa şairidir. Değerli yazar ilköğretim müfettişi Mevlüt KAPLAN “
Karaca oğlan konar göçer yaşamdan yerleşik hayata geçen bir Türkmen, gerçek bir
Türktür. ”Orta Toroslar da Taşeli’nin çocuğudur der.
Karaca
olan halkımızın çok sevdiği, şiirlerinin tadına doyamadığı bir halk ve Halk
şairidir. Değerli yazar Ali YILDIZ ”TAŞELİ ’nin çocuğu Karaca oğlan’ ın
gidemediği yerlere şiirleri gitmiştir” der.
Karaca
oğlanın doğum ve ölüm tarihleri, kesin olarak bilinmemektedir. 1606 da doğduğu,
1693 de öldüğü, son araştırmalara göre de 16. Yüzyılda yaşadığı yazıla
gelmektedir.
KARAMAN OĞULLARININ SONU,
SÜRGÜNLER VE KARACA OĞLAN:
Anadolu
Selçuklu Devleti’nin büyük hükümdarı Alâeddin KEYKUBAD Karaman oğlu Beyliğini,
Ermenek’te Kamış boğazı ile Balkusan yörelerine (1228 ) yılında
yerleştirmiştir. 1473 yılında Osmanlı Devleti Karamanoğullarına, Ermenek’teki
Mennan Kalesi’nde son verir. Osmanlılar, Taşeli (Ermenek- Sarıveliler –Başyayla
) ve Karamanoğulları diyarından halkı aileleri ile birlikte önce bilim
adamlarını, sanatkârları, ulemaları İstanbul’a Fatih bölgesine sürgün etmiştir.
Tüm Taşeli halkı ile yüzyıllardan beri Barçın Yaylasında yaylayan Akdeniz
yörükleri (Alanya, Gazipaşa, Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar) ve Karaman,
Aksaray, Konyadan yakalayabildiklerini de, Türkiye’nin birçok vilayetlerine ve
doğu Karadeniz bölgesine Kafkaslara
Balkanlar’a Kıbrıs’a Suriye de Hama, Humus Rakka’ ya ve daha birçok
yerlere sürgün etmişlerdir.
Yaz gelip de beş ayları doğunca
Kıvrım kıvrım gider yolu yaylanın
Lâlesi sümbülü boynun eğişin
Rayihası tatlı gülü yaylanın.
Aktı
pınarları suyu çağlıyor
İnim
inim güzelleri ağlıyor
Çıkmış
anası da seyran eyliyor
Efesi
sürgüne gitti yaylanın.
Engininden yükseğine çıkılmaz
Kaplan girse meşelerin sökülmez
Kumaş yüklü tor taylağın çekilmez
Evleri sürgüne gitti yaylanın.
Eşeli
de Karac-Oğlan eşeli
Altı
yıl oldu sevdana düşeli
Üstü
boz topraklı kaplan meşeli
Güzeli
sürgüne gitti yaylanın.
Karaca Oğlan
Suriye’de Hama-Humus-Rakka’ya sürgünler yapılmıştır. Bu sürgünler
yıllarca devam etmiştir.
Karac-Oğlan der ki kal benim yurdum
Terk
ettiğim sılayı burada buldum
Güzeli
çok diye eğlendim kaldım
Kalem
kaşlı güzelleri HAMA’nın.
Ayrıca “Anadolu da Türk Aşiretleri”
s.116 dan 154 de kadar ve “ Rumeli’de Yörükler, Tatarlar ve Evlâd-
ı Fâtihân” s,10 dan 92
ye kadar. Padişah fermanı kaynak gösterilerek yukarıda görüldüğü gibi
çeşitli ülkelere zaman zaman KARAMAN OĞULLARI HALKI zorla gönderilirken KIBRIS’
a da sürgünler yapılmıştır.
1977 yılı
öğretmen yazar İlter Veziroğlu’nun davetlisi olarak kuzey Kıbrıs’ta Mehmetçik
beldesine gittim. Annesi Rahime Veziroğlu Karaca Oğlan’ ın hiç bir yerde
yayınlanmayan bana okuduğu dörtlüklerden birkaç Örnek aşağıdadır.
Karac-Oğlan derki
fındık küçülmez
Her öne gelene
sırrın açılmaz
Muhannetin
köprüsünden geçilmez
Coşkun suya
uğratırın yolumu.
Gönül
ne gezersin sarp kayalarda
İniver
aşağı yola gidelim
Biceğez
güzelle gönül eğlenmez
Güzeli
çok olan ile gidelim.
Karac- Oğlan der yiyip içmeden
Güzeller usanmaz konup göçmeden
Muhannetin köprüsünden geçmeden
Düşelim de azgın sele gidelim.
Bu sürgünler nedeniyle
Karacaoğlan’ın yakımları (şiirleri) o ülkelere, de yayılınca, şiirleri çok beğenilmiş, benimsenmiş, bilinir
olmuştur. Çünkü Karacaoğlan’ın şiirlerini her okuyan kendini O şiirlerde
bulmuştur. Böylece “KARACAOĞLAN BİZDENDİR” diye sahiplenmeye sebep olmuştur.
Yunus Emre’yi de birçok yerin sahiplenmesi gibi.
Karacaoğlan halkımızın çok
sevdiği, şiirlerinin tadına doyamadığı
bir halk ve Hak şairidir. Değerli yazar Ali YILDIZ, TAŞELİ’ nin çocuğu “Karacaoğlan’ın gidemediği
yerlere şiirleri gitmiştir” der.
Karaca oğlan’ ın doğum, ölüm tarihleri, kesin olarak bilinmemektedir. 1606 da
doğduğu, 1693 öldüğü, son araştırmalara göre de 16. Yüzyıl da yaşadığı yazıla
gelmektedir.
Karaca oğlan’ın gidemediği
ülkelere, sürgünler ve göçler sebebiyle şiirleri gitmiştir. Türk Halk
Edebiyatının ölümsüz ozanına, Anadolu da olduğu gibi Rumeli, Azerbaycan ve Türkmenistan’da sahip
çıkmaktadır. O bölgelerde de buralı diye kitaplar yazılmakta, şenlikler
düzenlenmektedir. Bizler bu sahiplenmelerden büyük mutluluk duymaktayız. Çünkü
Karacaoğlan’ın o güzel deyişleri, cana can katan şiirleri Türk halkını ve
insanları gelenek ve göreneklerinde, sevgide, mutlulukta, güzellikte
birleştiriyor. Bu ne güzel bir duygudur ki;
Bu duygu, Türk dünyasının ortak kültüründen kaynaklanmaktadır.
TAŞELİ’NDEN SİLFKE’NİN DOĞUSUNA GÖÇLER:
Karamanoğullarının yaşadığı dönemlerde Ovalık Kilikya dan Silifke’den
doğuya doğru yabancı ırkların elindeydi. Çoğu zaman da o topraklar el
değiştirip duruyordu. Ancak Karacaoğlan o yabancı ırklar içinde uzun süre
kalabilmesi düşünülemez. O topraklar kesin olarak Yavuz Sultan Selim
(1512-1520) yılında Osmanlılara geçmiştir. Orta Toroslarda, Taşeli’nden,
Karaman oğulları diyarından, Konya’ dan o yörelere (Adana, Dört yol, Bolkar
Dağı, Aladağ yöreleri ile ve çevrelerine göçler başlamıştır. Keşrefli, Bahşiş¸ Bozdoğanlı Yörük Obaları gibi daha
birçok Türkmen obaları o bölgelere göçlerle giderlerken Karacaoğlan’ın
şiirlerini de götürmüşlerdir.
“Taşeli’nden sonraki asırlarda da o bölgelere mühim göçler olmuştur. Bu
konuda Müfettiş Ali Rıza Yalgın (Yalman)
“ Cenupta Türkmen oymakları kitabında şöyle der. Bu göçler bilhassa komşu bölge Çukurova’ya
yapılmıştır. Bozdoğan, Melemenci, Karahacılı, Kürkçülü, Bahşişli, Keşşefli, gibi.
Konya da Müfettiş Ali Rıza Yalgın bir süre sonra Adana ya tayin olur.
Bolkar tarafları yörüklerini anlatırken de 20.07.1928 günü Keşşefli Oymağına vardım. Dudaklı Mehmet Ağanın
obasına girdim. Oba da Ermenek’in Barçın Yaylasından misafir gelmiş iki
Keşşefli yörüğü buldum. Bunlar Mehmet Ağanın akrabaları idi. Mehmet Ağanın dedesi de 1815 yılında buraya
Ermenek’in Barçın Yaylasından göçüp gelmişlerdir. Keşşefli Aşireti kışın Dört
yol çevresinde bulunurlar. (2) s.218-219
Ali Rıza Yalgın devamla. 21.07.1928 günü Bolkar dağında, Bahşişler
arasına girdim. Bahşişler 1773 yılında
Ermenek kazasının Barçın Yaylası’ndan göçmüş ve buraları yayla edinmişler.
Bugün Aşiretin 110 çadırından başka Niğde, Armutlu, Aladağ’da ayrı obalarda
birçok Bahşiş bulunur. “ der. (3)Bahşiş Aşireti de kışın ADANA’ nın kiralık yaylalarında
kışlar. “Biz Türk’üz ama toprağımız yok” diye sızlanırlar. Çadırları keçi
kılından yapılmıştır. Cenupta Türkmen oymakları1.cilt. S.220-221 Ali Rıza
Yalgın
1920 yılı Konya’da ilk Tedrisat Müfettişi Ali Rıza Yalgın şöyle der;
“Ben Konya’da ilk Tedrisat Müfettişi iken 11 kazalı Konya’da Muharrirlik
yaptım. Görevim sebebiyle gittiğim Ermenek kazasının Başdere, Sarıveliler,
Barçın Yaylası, Ermenek köylerinde yaptığım tetkikat ve tahkikatta Karacaoğlan
şiirlerinin sazla çalındığını, sözle okunduğunu işittim. Türkiye’de ilk defa bu
şiirleri derleyerek Konya’da Türkiye’nin en büyük gazetesi “BABALIK GAZETESİ” nde
ilk olarak 22 Zilkade 1340, M. 18.07.1922’de Arap harfleriyle yayınlanmıştır.
Bu şiirlerden birkaç dörtlüğü sizlere sunuyoruz.
Barçın yaylasında üç güzel gördüm,
Birbirinden üstün şivga fidandır,
Aklım şaştı garip belim büküldü,
Kaşlar hilal gözler ahu cerandır.(7)
Bellerinde
gördüm Lâhur şalını,
Yanakları
gülden almış alını,
Al
sıktırma kavuşturmuş belini,
Güzellere
bildim bunlar sultandır.
Üç kumrudur su başında ötüşür,
Yol üstünde bana seyran yetişir.
Yatışır mı deli gönül yatışır,
Avcıyım ammonlar benden şahandır.
Karac’oğlan
der ki bu yer neresi,
Altınoluk
Pınarbaşı süresi,
İnce
belde saçlarının turası,
Böyle
selvi endam akla ziyandır.(7)
Güzelim geziyor gölde gölekte,
Altın küpe şan veriyor kulakta,
Cennet-i âlâda huri melekte,
Acep şu güzelin var mı bir eşi.
Sabahleyin
su içerken kurnada,
Bir
eşini gören yoktur dünyada,
Kayseri’de, Karaman’da,
Konya’da.
Acep
şu güzelin var mı bir eşi.
Sabahleyin kalkar Kur-an’ın okur,
Kakülün görür de bülbüller şakır,
Ne İstanbul koydum ne Diyarbekir.
Acep şu güzelin var mı bir eşi.
Karac’oğlan der ki düştüm bir derde,
Ciğer kebap oldu yandı gamlerde,
Güneşin doğduğu, battığı yerde,
Acep şu güzelin var mı bir eşi.
Sabahtan seherde suya giderken,
Üşüyor parmağı eli kızların,
İnce bel üstünde cevahir kemer,
Zıhgirden1 geçiyor beli kızların.
Irakta
yitirsem yakında bulsam,
Mevlâ
izin verse koynuna girsem,
Al
yanaklarından bal deyi emsem,
Dudağından
akar balı kızların.
Sevgilimin gayet ince beli var,
Şekerden şerbetten şirin dili var,
Ak alnında deste deste gülü var,
Tütüyor başında gülü kızların.
Karac-Oğlan
öldüğümü bilsinler,
Toplansınlar
namazımı kılsınlar,
Mezarımı
yol üstüne koysunlar
Geçerken
uğrasın yolu kızların.
Karacaoğlan, konar göçer yaşamdan, yerleşik hayata geçmiş bir Türkmen,
gerçek bir Türk’tür.
Methederler Karaman’ın İlini
Köprüsü yok geçemedim selini
Kervan yaylasını, Perçem belini
Lâle, sümbül, bürüsün de gidelim.(8)
Kalk gidelim Balkaman’dan (Balkusan )yukarı
Oturup durana devlet yar olmaz
Yiğidin bir başı gezginci gerek
Yiğit gezmeyince adam olamaz.(8)
KARACA OĞLAN DA ALLAH SEVGİSİ
Karaca oğlan da Allah sevgisi, İslama bağlılık, insanlara nasihat ve
ölüm ile ölüm sonrası gibi konulara da yer verir. Çok geniş bir kültüre sahip
olan Karaca oğlan şiirlerinde herkesin anlayabileceği öz Türkçe bir dil ile
şiirlerini dile getirmiştir. Karaca oğlanın şiirlerine uyak ( kafiye )
zenginliği görülür. Şiirlerinin hepsinde de bir çağlayan coşkusu vardır.
Türkiye de Karaca oğlan hakkında ilk kitabı, Konya lisesinde öğretmen
olan Sadeddin Nüsher ERGUN 1927 yılında yayınlamıştır. ( KARACA
OĞLAN-Hayatı ve Şiirleri )İstanbul
Maarif Kitaphanesi, Ankara caddesi, Çağaloğlu Yokuşu, No 38- İstanbul.)
Yazılarımı hazırlarken bu ilk Karaca oğlan kitabından yararlandım. Bu
konuda “KARACA OÜLAN ARAŞTIRMALARI-1, hazırlayan, Hilmi DULKADİR, Mersin
Büyükşehir Belediyesi Kültür yayınları, No 20 s.493 ten- 523 e kadar iyi
incelenirse: bu büyük şairimiz şiirlerinde Allah sevgisini de işlemiş ve bol, bol islami değerlere yer vermiştir.
Allah adının (13 ) yerde, Hak isminin
(7) yerde, Mevla isminin de (11)
yerde, Mevlam adının da ( 14 ) yerde geçtiğini örnekleriyle göreceksiniz.
Burda da mısra
olarak, deyim olarak örnekler sunmaya çalışalım.
“Seni, beni bir Mevlâ dır
yaratan”
“Kadir Mevlâm bir dileğim var sana”
“Kitabın sözleri bakın çıkıyor”
“Beytullah’ı yapan İbrahim Halil”
“Hakk’ın birliğine o da bir delil”
“Ahireta
karşı götür imanı”
“Hakk’a
teslim eyle kendi özünü”
“Durayım
divâna edeyim niyaz”
“Hakk’ın
emri ile dirilir bir gün”
“Toplansınlar
namazımı kılsınlar”
“Huzuru mahşerde divan kurulur”
“Bayram gelir kanlı kinli barışır”
“Günahkârlar kendi kedin bitirir”
“Korkmaz mısın haram ile zinadan”
“Güvenirsen Hakk’a güven”
“Murat almaz yüz çeviren”
“Gittiğimiz yollar din İslam yolu”
U“Beş vaktini komayıp kılan övünsün”
“Medet senden ey Allah’ım”
“Hak mizan terazi kurulur bir gün”
Karaca oğlan
yaşadığı devirde halkın kullandığı Türkçe’ yi karışıksız, katışıksız en güzel
şekilde şiirlerinde dile getirmiştir. Allah’a olan inancını Müslüman olmanın
şükrünü, doğmak gibi ölmenin de gerçek olduğunu, şiirlerinde dile getirirken,
Ahiret alemine iyi bir insan, iyi bir amel ile gitmek gerektiğini çeşitli
şiirlerin de dillendirmiştir. Bu dörtlüklerinden de okuyucularımıza örnekler
sunalım.
Alemi yaratan Allah
Halim deyi dey-ağlarım
Ya nice olur şol gurbette
Balım deyi dey-ağlarım. şiir no: 308, dörtlük no(1)
Dörtlüklerin sonuna verdiğimiz sayılar. Kitapta ki şiir numarası ile
dörtlük numarasını gösterir.
Beni kara diye yerme
Mevlâ’m yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir kara değil mi. ?
--ş. n 256: (5)
Yolun doğrusuna sapayım dedim
Sıdk ile Mevlâ’ya tapayım dedim
Yârimin gönlünü yapayım dedim
Yıkılmış gönlümü yapamam galan. Ş. No: 117 ( 3 )
Evvel
Allah âhir Allah
Andan
ulu gelmemiştir
Hak
Muhammed den sevgili
Hakk’ın
kulu gelmemiştir. Ş.n: 303- (1 )
Bu dünyada adam oğluyum dersin
Helâlı haramı durmayıp yersin
Yeme el malını er geç verirsin
İğneden ipliğe sorulur bir gün. Ş. n: 150 ( 2)
Sultan
Süleyman’a kalmayan dünya
Bu
dağlar yerinden ayrılır bir gün
Nice bin senedir çürüyen canlar
Hakk’ın emri ile dirilir bir gün. Ş.n: 151 ( 1 )
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeğe elde fermanım mı var
Azrail gelmiş te can talep eyler
Benim can vermeğe dermanım mı var. Ş. n: 171 (1)
Karac-Oğlan
der ki ismim överler
Ağı
oldu bildiğimiz şekerler
Güzel
sever dite isnat ederler
Benim
Hak tan özge sevdiğim mi var. Ş. n: 171 (4)
Karac-Oğlan der öldüğüm bilsnler
Toplansınlar namazımı kılsınlar
Mezarımı yol üstüne koysunlar
Geçerken uğrasın yolu kızların. Ş. n: 150 (4)
Karac-Oğlan der ki söyle sözünü
Hakk’a
teslim eyle kendi özünü
Nas
içinde karalama yüzünü
Yolun
doğrusunu buldun mu gönül? Şn:74 (4)
Yukarıda verdiğimiz örnekler daha da çoğaltılabilir. Karacaoğlan saz
şairlerimiz içinde Tanrı, Allah sevgisini, ölüm ile ölüm sonrasını, İslami
değerleri çok güzel açıklayan, eşi bulunmaz büyük halk ve Hak şairimizdir. DOĞRUDAN DOĞRUYA
Mustafa
ERTAŞ-05-8-2020-Konya
Sarıveliler İlçesinde Karaman oğullarından kalan tarihi ULU CAMİ,
Konya Vakıflar Müdürlüğü tarafında 2013 yılı restore yapılırken 15 Ağustos’ta
caminin iki metre güneyinde ki hazirede Karacaoğlan’ın mezarı ve mezar taşı
bulundu.
Bu konuda yeminli mütercim, bilirkişi, Muhammed DOĞAN şöyle der: Karacaoğlan’a ait mezar taşı üzerindeki Arap
alfabesi ile yazılan yazıları okudum. Türkçeye çevirisi: “KARACAOĞLAN’IN RUHUNA
FATİHA” yazmaktadır. İlgililerin bilgisine sunulur.
Muhammed Doğan
Yeminli
Mütercim Rampalı çarşı/ KONYA